çok karıştırılan iki kavram.
benim fikrime saygılı olmalısın dendiğinde sinirleniyorum. ben senin fikrini hoşgörü ile karşılıyorum. neden saygı duyayım ki ? zaten senin fikrine saygı duymam için onu kabul etmem gerek. kabul etmiyorum ancak hoşgörü ile karşılıyorum.
osmanlı devletinde farklı inanç mensuplarına hoşgörü politikası uygulanmıştır. saygı politikasından bahsedildiğini duymadım. örneğin islam dinine mensup biri hristiyanlara hoşgörü ile yaklaşmalıdır zaten hristiyanlığa saygı duyarsa onu din olarak kabul etmiş sayılır ve bu da islamiyet düşüncesine ters düşer. belki de en çarpıcı ayrım örneği bu olabilir. çünkü islamiyete göre alllah katında tek din islamdır. islamiyetten sonra diğerlerinin hükmü kalkmıştır.(tabi ki onlar da kendi zamanlarında hak dindi o konuda yanlış anlaşılmak istemem.)
neyse konu inanca doğru kaymaya başlıyor. sizin düşüncelerinizi de merak ediyorum. ya da saygı ve hoşgörü nün karıştırıldığı başka olay ve olgular varsa bilgilendirirseniz sevinirim.
aziz sancar ne güzel demişti siyaset politika kavgalarını bırakın boş boş işlerle uğraşmayın bilimle uğraşın bilim üretin. boş işleri bırakın..
hoşgörü; kendine aykırı gelse de her şeyi anlayışla karşılayarak olabildiğince hoş görme durumu
yani sözlükteki yerleri böyle saygı da sevgi anlamı içeriyor yani dediklerine haklısın ama sanki tam tersi gibi algılıyoruz yani ben anlamlarına bakmasam tersini savunurdum
örn; beni adam saymıyor musun ?
yani saygıda bir kabul algoritması var. kabullenme var.
hoşgörü:
farklı fikirlerin kabul edilmeden, taraflarca hoş görülerek huzur ortamının sağlanması diye düşünüyorum.