libido kavramından dolayı freud'dan soğuduysamda ahlâk konusundaki sözlerini oldukça önemli bulurum. bir çocuğa ahlâk kavramını (sadece) dini boyutu ile öğretirsek- öyle yapma günah, o haram, bak cehennemde yanarsın gibi- ilerde bir şekilde iman giderse ahlâk kalır mı?
zaten insanların cehaletine yenik düştükleri yer tam olarak burası. şimdi çıkıp diyecekler ateistler ahlaksız mi oluyor bilmem be:) kimse şunun farkında değil, ortaya attıkları ahlak kuralları toplumların dini inançlarınin günümüze kadar gelmesiyle ortaya çıkmıştır. bunların ortaya çıkmasının temelinde de din vardır. din olmadan ahlaktan bahsedilemez çünkü bir dine bağlı olmayan insanların kendi kendilerine oluşturdukları ahlak kuralları rasyoneldir. kendine özeldir. ahlak değildir.
sen kendi kendine ahlak kuralları belirleyebilirsin. ama onu temellendiremezsin.
haklısın. ama o insan sırf o dine inanıp dindar olduğu için ahlaklı değildir ki. ahlaklı olmaya meyillidir zaten. kendisinde inanç da olunca çok daha berrak bir ahlaka sahip olur. merhamet ve sevgi insanda doğuştan vardır, ki bu da insanı ahlaklı olmaya iter. fakat inanç dediğin şey doğuştan yoktur sende. öğrenir, düşünür, araştırır sonra da iman edersin. sence ahlak öğrenilip düşünülüp araştırılarak elde edilebilecek bir şey mi?
değildir. toplumun kültürüdür. dinlerdeki çoğu ahlak kuralı denilen şey aslında dinde yok. toplum kültürüyle din 150ü yıl kaynaşma kaynaşa sanki o ahlak kuralı dinden geliyor gibi olmuş
hayır, din değildir. ayrıca bir çocuğa sadece günah olduğunu söyleyerek bir şey öğretilirse bunun adı baskı olur. ve fazla olursa çocukta ters teper. yaşadım, biliyorum bunu.
bence ahlakın kaynağı toplumdur sadece din ile sınıflandırılmamalıdır ahlak ailedir ahlak toplumdur ahlak bireydir din ahlakı etkiler evet ama tamamını oluşturmaz
çok ahlaklı ateist bir tanıdığım var.kendisine şakayla müslüman ateist derim. o da islamiyet ile ne alakası var,benim beynim yok mu doğru ile yanlışı ayıramayayım der.
bence islam güzel ahlakı emreder,güzel ahlaka teşvik eder ama bunun kaynağı din değildir.verdiğim örnekteki gibi ahlaklı ateistler olduğu gibi herhangi bir dine inanan ahlaksızlar da var.
ateistler ahlaklı olabilir ama bu ahlaki temellendiremezler ancak birşeye iyi veya kötü derken başına bence kelimesini koymasi lazım. dinden hariç ahlaki rasyonel temele alacak birşey görmedim .
ahlakin kaynagi insanin yetistirilme, kendini yetiştirme, karakter ve vicdanidir. din bunlari destekleyip guzellesmesini saglar dinini yasayabiliyorsa, tabi boyle birsey mumkunse
tabiiki degildir. eger bir toplulukta cezalandirma siztemi yoksa sadece din korkusu sayesinde duzen oturtulamaz. ınsanlar bugun cekecekleri acidan bugun alacaklari cezadan daha cok korkarkar olumden sonrasi biraz daha geride kalan bir mevzuudur. bir cocuga vicdanli olmayi ogretirseniz insana saygiyi asilarsaniz dine gerek kalmaz zira butun ateistler tecavuzcu sapik da degildir neticede onemli olan yetistirilme bicimidir dindarlik seviyesi degil.
din olmadan ahlaki rasyonel olarak temellendirebilecegimizi düşünmüyorum .
empati dersen herkesin empati anlayışı aynı olmaz mesela mazoşist bir insan düşün acidan zevk alıyor bu insan. şimdi bu insanin empati anlayışına göre birine acı vermek acı verilen insana zevk verir çünkü kendisi böyle hissediyor kendisinde nasılsa başkasında da öyledir.
deneyim dersen yine herkesin deneyimi aynı degildir.
yani kısacası bir dine inanmadan ahlaki rasyonel olarak temellendiremeyiz. ancak mesela bu iyidir veya kötüdür derken cümlenin başına bence getirebiliriz.baska türlü bir temel yok.
ahlakin ille de dini temellere dayandirildiginda kanun gibi etkili olacagi fikrinde degilim. hatta buna karsiyim ustelik cunku insanlar cehennemde yanacagiz korkusuyla kotulukten kacmamali karsi tarafa zarar veririm endisesinde olup buna gore davranmali iste asil ahlak budur.
empati den bahsetmissin ama yine herkesin ahlak anlayışı aynı olamaz . sana göre iyi ve kotu şeyler çok farklıdır bana göre baya çok farklı olabilir. ama din olmaz ise o iyi ve kotu kanilarilarimizım başına bence koymak zorundayız . meli mali ile biten cumlalerimizin başına bence koymaliyiz.
olmamalıdır. ahlakın iyi, toplumsal barışı korumaya yönelik ve empati içerikli davranış biçimi olduğunu varsayarak din dayatmalı değil diğer insanların da en az kişinin kendisi kadar önemli olduğunu düşünerek oluşması gerektiğini düşünüyorum.
ahlak toplum tarafından belirlenmek istense de bir yere kadar şekillendirilebilir. asıl önemli olan çocukluktan empati yapmayı bilen bireyler yetiştirilmektir. tabi bunlar benim fikirlerim.
1.herkesin empatisi farklı olur . 2.herkesin ahlak anlayışı aynı olmaz
yani bir dine inanmiyorsam ve bu kötüdür veya iyidir diyorsam başına bence koymadan söyleyemezsin yani ahlaki rasyonel olarak sadece din ile temellendirebiliriz.
ahlakı mantıksal bir çerçeveye oturtmak pek mümkün değil bence. din de bu konuda yetersiz kalır. ancak devletin otoritesiyle yasalarla herkesin özgürlüğü ve yaşam hakları korunabilir. ahlaki yorumlamaların başına bence koymak daha doğru bile olabilir. sonuçta vicdan da özgür olmalı kimsenin kimseye kendi doprusunu dayatma gibi bir hakkı olmamalı.
empati konusunda da empati kişiden kişiye nasıl değişir orayı anlayamadım. açıklarsan sevinirim
empati mesela bir mazoşist düşünün açıdan zevk alan bir insan şimdi bu insanin karşında 2 kişi var birisi diğerine acı çektiriyor . bu insan acı çekeni şanslı hisseder empati yaparak ama acıyı çeken insan bundan hiç hoşlanmayabilir.
şöyle ki dini ahlak objektif olarak bakıldığında bir kitapta yazan belli başlı durumlara dair yaklaşımlar. ortak bir payda belirlemek için herkesin bu inanca sahip yaşıyor olması gerekir. ki bu böyle olmak zorunda değil, din tercih meselesidir. bir müslüman bir kadının açık giyinmesini ahlaksızlık olarak yorumlarken bir başkası öyle yorumlamayabilir. dolayısıyla dini kalıplar herkes için geçerli olmak zorunda değildir.
empati konusuna gelecek olursak, empati kendini karşıdakinin yerine koymaktır evet ama bunu bu kadar dar bi bakış açısıyla yaparsanız bi anlamı kalmaz. kendinizi bir başkasının yerine koyarken karşınızdaki insanı da anlamaya çalışırsanız daha sağlıklı olabilir. sizin örneğinizden yola çıkarsak ben acı çekmeyi seviyorum diye bir başkasının da acı çekmeyi sevdiğini varsayarsam bunun adı empati olmaz. böyle bir durumda benim yapabileceğim bir müdahele varsa empati yapar ve karşımdaki insanın yardıma ihtiyacı olabileceğini düşünürüm.
dini kalıplar zaten herkes için geçerli olmak zorunda değil ki burada dine inanan bir insan için ahlak temele dayandirilmis olur. çünkü inanan insan zaten dinine tanrıdan geldiğine inanarak inanıyor. ama dine inanmayan insan dini de insan uydurması olarak inaniyor. dine inanmayan insan ahlaki sadece kendi empatiyi deneyimler i falan filana dayandırarak temellendirebilir. ama dine inanan insan ahlakını inanmayan insandan daha rasyonel temellendirmis olur.
empatiyi tanımından saptirdiginizi düşünüyorum sizin dediğiniz gibi karsinizdakinin zorluğunu onun bakış açısıyla anlamak empatiden çıkar çok anlayişli insan tanımına girer
empati : kendini başkasının yerine koymaktır
empati burada düşünce benimsemek değil sen düşünceyi de benimsemyi empatiye ilave ediyorsun.burada söz konusu ahlak sa adam düşünceyi benimsemeye hiç girmez bile .
empatiyle ahlak birbirinden farklı şeyler tabiki. ben sadece "ahlaklı bir toplum" un göreceli olduğunu ve ortak bir ahlak yargısının mümkün olmadığını düşünüyorum. barış içinde yaşayan bir toplum içinse empati yapma yeteneğine sahip insanlar yetiştirilmeli diyorum.
evet ortak bı ahlak yargısı yok ama birde şöyle düşünün dine inanan insan dinini duymuş tüm insanların inanması gerektiğini düşünür . yani inanlarin hepsinin dinin koyduğu ahlaka göre yaşaması gerektiğini düşünür . inanmayanlari ise ahlakı sadece bence diyerek tenellendirebilir diye dusunur. ( çünkü inanan insan dinini evrensel olarak düşünüyor ya ) ama tüm insanların dinine inanması gerektiğini düşünür(tabi dinde zorlama yoktur özgür irade ) onun için aslında dine inanan bir insan ahlaki gerçekten rahat bir şekilde tenellendirmis olur yani çünkü dinini evrensel olarak düşünüyor ya .herkesin o dine inanması gerektiğini düşünüyor ve herkesin o ahlaki benimsemesi gerektiğini dusunyodur(tabi herkesin özgür iradesi var orası ayrı ) bu arada teşekkür ederim argo kullanmadığıniz için genelde tartışmalarda hakaret felan çok olur sizden görmediğim için teşekkürler.
ahlak , çok başka bir dünya .. kazanılması çetin ancak kaybetmesi çok kolay bir kavram . insan-ı mahluka uyan onu gösteren ve/veya esir eden bir etkileşim aslında. bunu sürdürülebilir kılmak elbette dine dayanan bir duygu . islâm dini , ahlâk kavramının yapıtaşı adeta servetidir. eğer insan , samimiyse ve ahlakın da dayandığı temel köke ulaşmak istiyorsa bu servete talip olması gerekir. bu gayretiyle elde ettiği marifetiyle de sürdürülebilirliğini sağlaması sabit kılması gerekir. esselam
ahlakin kaynagi din degildir. ahlakin kaynagi dindir diyorsaniz da degildir. cunku ahlaki davranisla ahlak ayni sey degildir. din gibi bir olgu uzerinden ahlaki davranis gerceklestiriliyorsa bu ahlak sayilmaz. belli bir amac ve cikar ugruna yapilmistir ha zaten icten gelen ahlaki davranis din dogrultusunda gerceklesiyorsa o zaman o insan ahlakli insandir ancak o zaman da olayin din ile bir alakasi kalmaz.
bu nasıl bir örnek acaba? ınceleyecek olursanız bu dersin müfredatının nasıl tek taraflı ve zayıf, objektiflikten uzak bir ders olduğunu görürsünüz. küçük çocukların zihinlerini yıkamaktan ötesi değil bu dersler. din seçimi özgürce kişinin kendi düşünceleriyle olmalıdır. bu tür içerik hazırlayan insanların koyduğu ismin alıntı yapılacak değerde olmadığını düşünüyorum.
gerçek bir iradenin ahlakın etiğin insan hayatındaki temel kurallarından oluştuğunu kanıtlayabileceğine inanırım hep. şu geride bıraktığımız birkaç yüzyıl bunun tam tersini kanıtlayacak yığınlar halinde argüman geliştirse de ben hâlâ daha bu iradeye sahip olmadığımızdan dolayı bu yığınların altında kaldığımızı düşünüyorum. günümüz din adamları isa/musa/muhammed'in mutlak iradeyi kendisiyle birlikte götürdüğü düşününcesine sahip, oysa ki etikle birlikte ahlâkta aynı şekilde 'insan ürünü' dür, eğer gerçek bir iradeye sahip nesiller yetiştirebilirsek, bizim yaptığımız hatalı ayrımları onlara aktarmadan saf bilgiyi geleceğimize ulaştırabilirsek bu ikisinin ayrımını yapmak zorunda kalmayacak, ahlak diye bir şeyin oluşmadigi, toplumların sadece ve sadece etiğin kuralları ile yaşadığı bir gelecek oluşturabiliriz. oluşturabilirdik daha doğrusu. insanlar aptallaştı, artık kolay kolay hiçbir şeyin gelişebildiği bir dünya göremiyorum. en basitinden 21. yüzyılda kapitalizme boyun eğmiş bir nesil yetişiyor, bez parçasına servet ödeyen çocuklar dışarıda dolanıyor, yazık. bu kara bulutlardan 90'lar da kurtulmuş olmamız lazımdı.
ahlakan kaynağı din değildir. ahlakın kaynağı kendi irademizdir. nasıl derseniz dünya belli kural ve kaydeler içirisinde ve insan oğlurı o kaydeve kurlar içerisinde hayat kosularıyla yaşmakta. insanlar fıtratı bakımından kendince. iyi ve kötü bildiği bir takım kuraları vardır nasılki bir insanın var ise bir toplumun ,bir milletin ,bir ulusun yaşadığımız aleminde kural kaydeleri vardır...
örn; bir doktordan bahsedelim bu doktor erkek, ve doktor kadın doğum doktoru. bu doktorun kendin mesleğince bir hipokrat yemini vardır. ondan dolayı o hipokrat yeminin pozup iradesini kötü şeylere kulanı verirse bu hem toplumca hem keni otoritesine yapılan bir ahlaksızlık diye nitelendirilir . bir başka örnek _ bir işyerinden yani bir esnaftan bahsedelim bu esnaf kuför olsunbu kuaförün patronu. kendince kural ve kaydeleri vardır dükan için bir çırak yanına alırken bu çırak o kuralara uyduğu zaman o çırak ahlaklı diye nitlendirlir lakin uymayıp farklı şeyler yapı verirse. ozamn o çırak ahlaksız diye nitelendirilir buna çok örleklerle çoğaltabiliriz vb çok şey var yani bunun dinle değilde bunun kişinin kendi iradesine bağlı olduğunu ifade edebiliriz herdinşn de mesela farklı kuraları vardır. nekadar anlatabildim bilmiyorum bunu ancak kelimelerle izah ederken zorluk çekiyorum eyvallah dinlediğiniz için
ahlak kişiden kişiye değişen bir kavram olsada bence en genel yargı insanlar kendi ahlak anlayışını kendi şeçerler yada zaten onlar için seçilmiş olan ahlaka uyarlar. evet burada bahsettiğim şey din. bence din insanlara biraz olsun şekil veriyor. her toplumda , herbir bireyin kişiliğinin oluştugu yerde din anlayışının ve aile yapısının büyük katkılarıyla her birey kendi ahlaki değerlerini oluşturuyor. ve bence din bunda büyük bir etken . elbet her zaman iyi yönde etkilemeye bilir . bazen aşırı baskı altında yetişen kişilerde bu ters tepebilir. dinin ve çevresinin aksine onların ahlak anlayışına zıt bir inanış seçebilir. ama kesinlikle din çevre kadar önemli bir faktördür.
inançlı birisiyim ama kaynağının din veya iman olduğuna inanmıyorum. öyle olsaydı eğer her iman eden ahlaklı olurdu, ahlaksızlık yapabiliyorsa dinsiz olurdu. bana göre ahlakın kaynağı insanın vicdanı. vicdanı olan insan kötü davranışlarda bulunmaz, bulunmamaya çalışır.
ahlağın kaynağı insanın yaradılışıyla alakalıdır yani ahlak içgüdüsel bir kavramdır. insan varsa ahlakta vardır. tabi insanın yaratılma serüveni dine bağlandığı için ikisini birbirine bağlı bir zincir düşünebiliriz.
bence ahlak dinle alakasi yok yuzyillar once insanlar islamdan oncede kapaliymiş ki özelliklede turk halklari öyle imiş bence ahlak edep adapla doğru orantılı ortamda bir bayan varken nasil konuşulacağı veya kibar konuşmak gibi gibi günümüzde edep, ahlak ve saygı pek kalmasada halen uygulayanlar var
ahlak dinde de yalnızca günah , yasak diye ogretilmezki bunu anlayamamissin , bu konuda dinin yasak koşmasının sebebi zaten kalabalık insan topluluklarının birarada , saygılı bir şekilde , kimse kimsenin hakkına girmeden, huzur içinde yaşayabilmesi
medeniyetin kaynağı din dir. ahlak bu bütünün sadece bir detayı.
postta geçen ahlakın veriliş biçimi. yani konu başlığından farklı bir metodolojiden bahsedilmiş. ahlakı vermenin farklı yolları görece verimli yolları bulunabilir, ancak kaynak değişmez....
birincisi libido ve thanatos freud'un nokta atışı yaptığı konuların başında gelir. ilkel toplum araştırmalarını ve avcı toplayıcı toplumlar hakkında yazılan kitapları bi incelersen bu iki temel enerjinin insanın en ilkel halinde bile nasıl yer edindiğini görürsün. ikincisi etik, düşün tarihinin başından bu yana tartışılan bir konu sadece dinle örtüştürmek anlamsız.
libido hakkında adler'in yorumlarının çok daha isabetli olduğunu düşünüyorum gilles deleuze anti opidus kitabını okursaniz ne kastettiğimi daha iyi anlarsınız
günümüzde insanlar dinine göre sınıflandırılıyor müslümanlığı yanlış anlayanlara göre diğer dinlere inananlar ahlaksızdır, bu tamamen yanlış bir kavramdır. ismi aklıma gelmeyen bir ilahiyatçı profesörün sözleri; günümüzde müslümanlara göre hristiyanlar daha çok icraat yapmaktadırlar.
kalmaz, o yuzden bu gunah bu haram diye uyarilarda bulunmak yerine, cocuga neyi nicin yapmasi veya yapmamasi gerektigini ogretmek gerekir. insanlar bir dine inandiklari zaman ahlakli olmazlar. o dinin ahlak anlayisini benimsedikleri zaman dini yaşamaya başlamış olurlar.
ahlaki değerler toplumların gelenekleri ve inançlarıyla şekillenmiş birşeydir. kişiye göre değişir ama evrensel olan bazı tarafları da olabilir. hırsızlığın hiçbir kesim de doğru karşılanmaması gibi.
ahlak toplumsal yasama gerekliliginden dolayi ortaya cikan bir olgu bunu insan haricindeki hayvanlarda da gozlemleyebilirsiniz ozellikle maymunlarda bizim ahlak olarak isimlendirebilecegimiz bir cok benzer davranisa sahipler. arastirin biraz
müslüman biri olarak söylüyorum ki ahlakın kaynağı kesinlikle din değildir ahlak kişinin bir takım özelliği huyu gibi bir şey ve inancı olmayıp ahlak sahibi olan bir sürü insan var. ve şunu da söylemeliyim ki ahlak dış görünüş ile anlaşılamaz.
ahlakın kaynağı bireyin varoluşunda olmasından kaynaklı olarak bireyin kendisidir din ise bireyin varoluşunda olan bu durumu kendi kuralları çerçevesinde denetler.
ahlakın kaynağı bence insanin özünden gelir. insan dogdugu andan itibaren ister istemez dünya ve dünyadakiler hakkindaki düşüncelerini içselleştirir. bu içselleştirme sürecinde kimilerinin evrensel kimilerinin göreceli olarak siniflandiracagi ahlak kavramı gelişir. böylece toplumsal düzen ve disiplin ahlaki da insanin özünden yani niyetlerinin amacindan beslenen ahlak ile düzenlenir.
ahlakın kaynağı din olamaz ve olmamalı bence de. ahlakın kaynağını din olarak gören ülkeleri görüyoruz. ahlak kavramı bacak arasından öteye gelişmemiş.
ahlakın kaynağı akıl ve vicdandir.dinin kaynağı ise ahlaktir .günümüz müslümanlığın en büyük hatası ise ibadeti amaç bilip ahlaki araç bilmek . tüm ortadoğu coğrafyasına burdan sesleniyorum:önce insan olun insan
şimdi çıkıp diyecekler ateistler ahlaksız mi oluyor bilmem be:)
kimse şunun farkında değil, ortaya attıkları ahlak kuralları toplumların dini inançlarınin günümüze kadar gelmesiyle ortaya çıkmıştır.
bunların ortaya çıkmasının temelinde de din vardır.
din olmadan ahlaktan bahsedilemez çünkü bir dine bağlı olmayan insanların kendi kendilerine oluşturdukları ahlak kuralları rasyoneldir. kendine özeldir. ahlak değildir.
sen kendi kendine ahlak kuralları belirleyebilirsin. ama onu temellendiremezsin.
sence ahlak öğrenilip düşünülüp araştırılarak elde edilebilecek bir şey mi?
bence islam güzel ahlakı emreder,güzel ahlaka teşvik eder ama bunun kaynağı din değildir.verdiğim örnekteki gibi ahlaklı ateistler olduğu gibi herhangi bir dine inanan ahlaksızlar da var.
ancak birşeye iyi veya kötü derken başına bence kelimesini koymasi lazım. dinden hariç ahlaki rasyonel temele alacak birşey görmedim .
empati dersen herkesin empati anlayışı aynı olmaz mesela mazoşist bir insan düşün acidan zevk alıyor bu insan. şimdi bu insanin empati anlayışına göre birine acı vermek acı verilen insana zevk verir çünkü kendisi böyle hissediyor kendisinde nasılsa başkasında da öyledir.
deneyim dersen yine herkesin deneyimi aynı degildir.
yani kısacası bir dine inanmadan ahlaki rasyonel olarak temellendiremeyiz. ancak mesela bu iyidir veya kötüdür derken cümlenin başına bence getirebiliriz.baska türlü bir temel yok.
ahlak toplum tarafından belirlenmek istense de bir yere kadar şekillendirilebilir. asıl önemli olan çocukluktan empati yapmayı bilen bireyler yetiştirilmektir. tabi bunlar benim fikirlerim.
1.herkesin empatisi farklı olur .
2.herkesin ahlak anlayışı aynı olmaz
yani bir dine inanmiyorsam ve bu kötüdür veya iyidir diyorsam başına bence koymadan söyleyemezsin yani ahlaki rasyonel olarak sadece din ile temellendirebiliriz.
empati konusunda da empati kişiden kişiye nasıl değişir orayı anlayamadım. açıklarsan sevinirim
mesela bir mazoşist düşünün açıdan zevk alan bir insan
şimdi bu insanin karşında 2 kişi var birisi diğerine acı çektiriyor .
bu insan acı çekeni şanslı hisseder empati yaparak ama acıyı çeken insan bundan hiç hoşlanmayabilir.
din de bu konuda yetersiz kalır demissiniz peki neden yetersiz kalır açıklamasınız ??
empati konusuna gelecek olursak, empati kendini karşıdakinin yerine koymaktır evet ama bunu bu kadar dar bi bakış açısıyla yaparsanız bi anlamı kalmaz. kendinizi bir başkasının yerine koyarken karşınızdaki insanı da anlamaya çalışırsanız daha sağlıklı olabilir. sizin örneğinizden yola çıkarsak ben acı çekmeyi seviyorum diye bir başkasının da acı çekmeyi sevdiğini varsayarsam bunun adı empati olmaz. böyle bir durumda benim yapabileceğim bir müdahele varsa empati yapar ve karşımdaki insanın yardıma ihtiyacı olabileceğini düşünürüm.
empatiyi tanımından saptirdiginizi düşünüyorum sizin dediğiniz gibi karsinizdakinin zorluğunu onun bakış açısıyla anlamak empatiden çıkar çok anlayişli insan tanımına girer
empati : kendini başkasının yerine koymaktır
empati burada düşünce benimsemek değil sen düşünceyi de benimsemyi empatiye ilave ediyorsun.burada söz konusu ahlak sa adam düşünceyi benimsemeye hiç girmez bile .
birde şöyle düşünün dine inanan insan dinini duymuş tüm insanların inanması gerektiğini düşünür . yani inanlarin hepsinin dinin koyduğu ahlaka göre yaşaması gerektiğini düşünür . inanmayanlari ise ahlakı sadece bence diyerek tenellendirebilir diye dusunur. ( çünkü inanan insan dinini evrensel olarak düşünüyor ya ) ama tüm insanların dinine inanması gerektiğini düşünür(tabi dinde zorlama yoktur özgür irade ) onun için aslında dine inanan bir insan ahlaki gerçekten rahat bir şekilde tenellendirmis olur yani çünkü dinini evrensel olarak düşünüyor ya .herkesin o dine inanması gerektiğini düşünüyor ve herkesin o ahlaki benimsemesi gerektiğini dusunyodur(tabi herkesin özgür iradesi var orası ayrı ) bu arada teşekkür ederim argo kullanmadığıniz için genelde tartışmalarda hakaret felan çok olur sizden görmediğim için teşekkürler.
kazanılması çetin ancak kaybetmesi çok kolay bir kavram .
insan-ı mahluka uyan onu gösteren ve/veya esir eden bir etkileşim aslında.
bunu sürdürülebilir kılmak elbette dine dayanan bir duygu .
islâm dini , ahlâk kavramının yapıtaşı adeta servetidir.
eğer insan , samimiyse ve ahlakın da dayandığı temel köke ulaşmak istiyorsa bu servete talip olması gerekir.
bu gayretiyle elde ettiği marifetiyle de sürdürülebilirliğini sağlaması sabit kılması gerekir.
esselam
yüce peygamberimizin (s.a.v) ahlakidir .oda islâm dan dır...!
örn; bir doktordan bahsedelim bu doktor erkek, ve doktor kadın doğum doktoru. bu doktorun kendin mesleğince bir hipokrat yemini vardır. ondan dolayı o hipokrat yeminin pozup iradesini kötü şeylere kulanı verirse bu hem toplumca hem keni otoritesine yapılan bir ahlaksızlık diye nitelendirilir .
bir başka örnek
_ bir işyerinden yani bir esnaftan bahsedelim bu esnaf kuför olsunbu kuaförün patronu. kendince kural ve kaydeleri vardır dükan için bir çırak yanına alırken bu çırak o kuralara uyduğu zaman o çırak ahlaklı diye nitlendirlir lakin uymayıp farklı şeyler yapı verirse. ozamn o çırak ahlaksız diye nitelendirilir buna çok örleklerle çoğaltabiliriz vb çok şey var yani bunun dinle değilde bunun kişinin kendi iradesine bağlı olduğunu ifade edebiliriz herdinşn de mesela farklı kuraları vardır.
nekadar anlatabildim bilmiyorum bunu ancak kelimelerle izah ederken zorluk çekiyorum eyvallah dinlediğiniz için
postta geçen ahlakın veriliş biçimi. yani konu başlığından farklı bir metodolojiden bahsedilmiş.
ahlakı vermenin farklı yolları görece verimli yolları bulunabilir, ancak kaynak değişmez....
müslümanlığı yanlış anlayanlara göre diğer dinlere inananlar ahlaksızdır, bu tamamen yanlış bir kavramdır.
ismi aklıma gelmeyen bir ilahiyatçı profesörün sözleri;
günümüzde müslümanlara göre hristiyanlar daha çok icraat yapmaktadırlar.
ahlaki değerler toplumların gelenekleri ve inançlarıyla şekillenmiş birşeydir. kişiye göre değişir ama evrensel olan bazı tarafları da olabilir. hırsızlığın hiçbir kesim de doğru karşılanmaması gibi.
bunu insan haricindeki hayvanlarda da gozlemleyebilirsiniz
ozellikle maymunlarda bizim ahlak olarak isimlendirebilecegimiz bir cok benzer davranisa sahipler. arastirin biraz