ben oradaydım, dilinden anlamadığım insanların arasında.
dilimden çok az kimselerin anladığı insanların arasında. gökyüzüne yakın bir dağbaşında.
önemli olan, önemli de değil, gerçek olan, tek gerçek olan
buydu.
bunu anladım.
anladıktan sonra da, artık geçmişi bilmek, eski günleri ansımak istemedim.
ansıdığım yalnız adımdı.
bir sabah ezanıyla kulağıma fısıldanmış. anlamsız bir sözcük:
adım.
bazı durumlarda bu bile yeter.
başkalarının deneylerinden yararlanmasını bilen, ders almasını bilen okuyucu , sana sesleniyorum: öyle durumlar olur ki, adını, öz adını ansıman bile yeterlidir. bir çiçeğin adı bile yeterlidir.
sevdiğinin (yani bir başka insanoğlunun ya da kızının) adı çok yeterlidir.
bu senin yaşama nedenin bile olabilir.
nokta.
hadi, şimdi anlat bakalım öykünü
kırık kalem.