evet, evet seninle konuşuyorum. onunla bununla değil, şuan sadece seninle. çatma hemen o kaşlarını. ne var yani seninle konuşamaz mıyım? hah şöyle, gülümse biraz. evet, şimdi biraz daha gülümse. hah, işte oldu. hep böyle gülümse olur mu?
kırgınlıkların var biliyorum, içinde aşamadığın sorunlar, kafanda defelarca kurguladığın senaryolar var; biliyorum. ama bunları biran için unut, insanların sana yaptıklarını boşver. önemli olan senin kendin için bu hayatta ne yaptığın. başkalarını memnun etmekten sıkılmadın mı? 'o ne der, bunu yaparsam çevrem nasıl karşılar' gibi soruları beyninde dolandırıp durma artık.'ben ne istiyorum, bunu yaparsam ben nasıl hissedeceğim' diye bir kerede kendine sor. sonra git aynadan kendine bir bak. görüyorsun değil mi, her şey daha güzel göründü biran. hayatta böyle işte. gözlüklerin sana ait, camlarını istediğin an değiştirebilme özgürlüğüne sahipsin. kendi gözlüklerinde başka insanların camlarını kullanan kişilerden olma anlaştık mı? kendine yaptıklarını düşün, sırf başkaları için kendine yaptıklarını. özür dile şimdi kendinden, kendi kalbini kırdığın için. özür dile kendinden, gereksiz sebeplerden göz yaşı döktüğün için. özür dile şimdi kendinden, güzel olan yüzünü gülümseme ile taçlandırmadığın için. şimdi nasıl hissediyorsun? özür diledin dimi kendinden? daha iyisin, görebiliyorum bunu, hissedebiliyorum. hep böyle kal kadim dostum; başkalarından ziyade ilk önce kendinden özür dilemeyi bil, başkalarından ziyade ilk kendini mutlu etmeyi bil. şimdi o gülümsemeyi sakın silme yüzünden. bir dahaki gelişimde onu yerinde bulamazsam bozuşuruz.
kısa yazın
sülaleni sikmek dileğiyle iyi akşamlar
ben böyle kaldım