gecenin 12 sinde telefon çalıyor, bilinmeyen numara olduğu için tedirginlikle açıyorum. arayan polis! iyice tedirgin oluyorum. telsiz sesleri, garip garip konuşmalar. ben de nabız yükseliyor. sonra araç plakamı söyleyip bu araç sizin mi diye soruyor telefondaki. ben de evet diyorum. aracınızı cadddeden kaldırın, yarın başbakanımız gelecek diyor.
günaydın türkiye!
bir kaç arkadaşla sahilde oturup çay içiyoruz. bir anda mekan ajan tipli heriflerle doluşuverdi. sonra da içeriye dönemin içişleri bakanı idris naim şahin maiyetiyle beraber girdi. maiyeti arasında vali de vardı. hemen az ötemizde kendileri için birleştirilen masaya oturdular. onlar otururken de korumaları gereksiz yer kaplama dışında bir iş yapmıyorlardı.
derken bi koruma masaları dolanmaya başladı. bir soru soruyor oturanlara: "otoparktaki beyaz kangoo size mi ait?"
bizim masadan bir arkadaşa aitti. "evet" dedi arkadaş.
"lütfen başka bir yere alır mısınız? vali beyin aracı girecek oraya."
arkadaş şaşırdı ve bir anda sinirlendi, tıslayarak korumanın yüzüne bakıp aynen şöyle dedi: "burası vali beyinin sarayı değil. burası bir özel mülkiyet. sen git şimdi vali beyinin arabası için koyacak başka bir yer bul."
siktirdi gitti, amına soktuğumun vasıfsız vali mastürbatörü.. ama eğer o an bakan, vali ve beraberindekilerin görüş alanında olmasak, basın orada olmasa muhtemelen o korumalarla harbi bir çatışma yaşanırdı orada çünkü arkadaşım haklarını sonuna kadar savunacak ve eğer hakkını isteyenler iktidar sahipleri ise asla teslim etmeyecek biriydi. vali mastürbatörü insanımsı ise kraldan çok kralcı, göt yalayıcı, bu gün valiye kendimi beğendirmek için ne yapsam kafasında amını ırzını nikahını siktiğimin zibidisinin tekiydi. ve vallahi zerre beyin de yoktu kendisinde... aynı cümleyi tam 6 kez tekrarladı: "oraya vali beyyyyyyin arabası girecek."
hani geçişe mani değilse, çektireceklerini sanmam.
direk çekiciyi çağırıp çekerler...
aramazlar.