o kadar yoruldum ki. insanların beklentilerini taşıyorum her gün dershaneye giderken sanki. hamal mıyım neyim acaba? benden sürekli "güzel" şeyler bekleyen aile fertleri, öğretmenler, arkadaşlar vs. çok yoruldum artık. sabır, sabır, sabır, sabır*
bıktim, ulan hayatla ilgili ne bekliyorsam olmuyor hadi onu geçtim kime iyi davransam cogundan nankörlük görüyorum. ben bu karaktersiz insanların içinde olduğu dünyada yaşamak istemiyorum.
aslında tek başına yapılan aktiviteler daha hoş oluyor. şahsen zevk alıyorum. çok konuşmayı sevmem, sessizce kahvemi yudumlayarak ya işimi yaparım yada insanları izlerim.
hava karanlık içim havadan da karanlık bir derdi olduğunu bilip onu bir türlü dile getiremeyip bunalım diyerek geçiştirmek bu son zamanlarda herkesin başvurduğu bir şey oldu.
bazı olayların anlık büyüsüne kapılıp aldığım kararların arkasında durmakta güçlük çekiyorum. güzel giden bir ilişkimiz vardı erkek arkadaşımla, her şey dört dörtlüktü. her aşık gibi, hayaller kuruyorduk. evlenme gibi. aşıktım, istiyordum. ama bu yaşıma göre böyle kararlar almak çok saçmaydı. gözlerim kör gibiydi yahut hissizdim. belki de yaptığım tek şey farkında olmadan onun duygularıyla oynuyordum.
üniversite sınavına hazırlanıyordu, okuluydu, kursuydu, dershanesiydi derken her zaman rastlaşamıyorduk. ardından bir hafta kadar internetim yoktu. çok düşünme zamanım oldu, ne yaptığımın, bunun sonunun nereye gideceğini ölçüp biçmek için harikaydı.
cumartesi gecesi aldığım kararı uygulamakta çok emindim. yaptım da. sanki ruhum çalınmıştı, o ben değildim. neredeyse bir sayfa boyu yazdım, yazdım, yazdım. göndermeden önce vaktim vardı ama. aması yok ya da. gönderdim.
biraz tartıştık. bazı hisler kendiliğinden bitiyor, buna karşı koyamıyorsunuz. anlatamıyordum, kendine yediremiyordu o da. konu kapandı; o yoluna ben yoluma oldum.
dün gece mesaj attı. hal hatır sormak için. içtenlikle cevap verdim. aklındaki bazı sorulara yanıt arıyordu. hayatında başka biri var mı diye sordu durdu. yoktu, yanıtladım gerçekten yoktu. hala sorgulama dönemindeydi. niçin böyle olmuştuk?
evet, hala seviyorum. o da aynı şekilde. oluru var gibiydi. dün akşam yeniden bir araya geldik. yarım saat kadar. sonrasında uyumuşum.
şimdi aramız iyi değil ve bugün...bugün ilişkimiz için özel bir gün işte. sanırım boğuluyorum.
sulara bir kac sise yakut yer gök kırmızı
(pi: gaddarus olmak)
uzun zaman önce başlayıp hızlıca yarıladığım kitaba 1 kelime bile ekleyemiyorum aylardır...
güzel giden bir ilişkimiz vardı erkek arkadaşımla, her şey dört dörtlüktü. her aşık gibi, hayaller kuruyorduk. evlenme gibi. aşıktım, istiyordum. ama bu yaşıma göre böyle kararlar almak çok saçmaydı. gözlerim kör gibiydi yahut hissizdim. belki de yaptığım tek şey farkında olmadan onun duygularıyla oynuyordum.
üniversite sınavına hazırlanıyordu, okuluydu, kursuydu, dershanesiydi derken her zaman rastlaşamıyorduk. ardından bir hafta kadar internetim yoktu. çok düşünme zamanım oldu, ne yaptığımın, bunun sonunun nereye gideceğini ölçüp biçmek için harikaydı.
cumartesi gecesi aldığım kararı uygulamakta çok emindim. yaptım da. sanki ruhum çalınmıştı, o ben değildim. neredeyse bir sayfa boyu yazdım, yazdım, yazdım. göndermeden önce vaktim vardı ama. aması yok ya da. gönderdim.
biraz tartıştık. bazı hisler kendiliğinden bitiyor, buna karşı koyamıyorsunuz. anlatamıyordum, kendine yediremiyordu o da. konu kapandı; o yoluna ben yoluma oldum.
dün gece mesaj attı. hal hatır sormak için. içtenlikle cevap verdim. aklındaki bazı sorulara yanıt arıyordu. hayatında başka biri var mı diye sordu durdu. yoktu, yanıtladım gerçekten yoktu. hala sorgulama dönemindeydi. niçin böyle olmuştuk?
evet, hala seviyorum. o da aynı şekilde. oluru var gibiydi. dün akşam yeniden bir araya geldik. yarım saat kadar. sonrasında uyumuşum.
şimdi aramız iyi değil ve bugün...bugün ilişkimiz için özel bir gün işte. sanırım boğuluyorum.