özgürlük kelimesinin "gerçek" anlamı sandığımız üzere: "başkalarının haklarını ihlal etmeden kısıtsız yaşamak" değildir.
==>herhangi bir koşulla sınırlanmama, zorlamaya, kısıtlamaya bağlı olmaksızın düşünme ve davranma durumu."" dur.
kaynak = "türk dil kurumu / türkçe sözlük"
yani kanunlar yoldan geçen birini bıçaklamanızı önlüyorsa, "özgür" değilsinizdir. hiçbirimiz "gerçek" anlamda "özgür" değilizdir.
işte bu yüzden "ahlak veya insan hakları" gibi kavramlar türemiştir. bu yüzden şahsen ahlak'a (sözlük anlamıyla ahlak'a) karşı olanlara potansiyel suçlu gözüyle bakıyorum.
bu sizin görüşünüz hocam, "özgürlük" kelimesi dediğinizi kapsamıyor. o durumdan "huzur, mutluluk" gibi kelimeler ile bahsedebilirsiniz ancak "özgürlük" derseniz "dil"i reddetmiş olursunuz.
zihinsel engelli yahut psikolojisini ve akli dengesini tamamen yitirmiş bir insanı göz önüne getirin. bu insan ne kadar özgür olabilir? oysa tam tersini düşünün, kendisini bulabilmiş insan bu dünyanın en özgür insanıdır. şuan felsefi bilgiler paylaşacak vaktim yok. ama en kısa zamanda size daha detaylı bilgi aktarımı yapacağım.
kısmen. ispatlanabilirliği olan şeyler bilim'in işidir, geriye kalan her şey için felsefe. felsefe'ye göre zaten herkesin bir görüşü vardır, kesin bir durum söz konusu olamaz. bana göre nihilizm felsefe'nin en temel yapı taşıdır.
ben tamamen nihilizm demedim ki. sadece felsefe'nin en temel yapı taşıdır dedim. ayrıca nihilizm sandığın gibi her şeyi yok saymaz. öyle olsaydı nihilizm öğretisinin en önemli ve en son temsilcisi olan nietzsche şunu savunur muydu; " insan değer yaratabildiği ölçüde üstün insan olarak özgürdür. "
eğer ki senin dediğin gibi nihilizm her şeyi reddediyorsa özgürlüğü de reddetmesi gerekirdi, insanı da reddetmesi gerekirdi.
nihilizm'in kurucusu nietzche değildir. ayrıca sanırım bende yukarıda ondan bahsetmiştim, nihilizm bir yapı taşıdır. hiç bir temel tek başına bir anlam ifade etmez. bununla beraber bir yapının sağlam olabilmesi için de temelinin çok sağlam olması şarttır. felsefe'nin de temel yapı taşı nihilizmdir. felsefe'ye genel olarak bakarsan temelinde reddetmek vardır. bir yerde sorgu yahut soru varsa, o sorgunun yahut sorunun temeli de reddetmekten doğar. insanlar bir şeyleri reddederse sorgulamaya başlar. bunun en belirgin örneği ateizmdir.
nihilizm sadece felsefeden kopup gelen bir görüş, felsefenin yapı taşı olamayacak kadar tutarsız.
var olan bütün varlıkları, değerleri ve gerçekleri reddeden bir öğreti. eğer nihilistim diyen biri "dil" kullanıyorsa iki yüzlüdür. "mantık" kullanıyorsa üç yüzlüdür. "insan" olduğunu düşünüyorsa dört yüzlüdür, "ahlaki değerlere sahipse" beş yüzlüdür.
nihilistim diyen biri "nihilistim" derken/yazarken reddettiği "mantık ve dili" kullanarak tutarsız olduğunu kanıtlamıştır bile baştan.
başkasının haklarını ihlal etmeme "saygı " ise. özgürlük meraklısı birisi saygıyı öne çekecektir. sonra özgürlüğün tadını çıkarır. saygı olmadan özgür olmak isteyen de, tam manasıyla bozuk bir yapının özgürlük çığırtkanlığından başka bişe değildir.
bazen ahlaksızlık da saygı çerçevesi içinde olur diyecem ama ohoooo nerelere gidecek konu. neyse konu sanırım üç aşağı beş yukarı netleşti. özgür olmak başkasının özgürlüğünü almamak diyip tatlıya bağlayalım
başlarına gelen musibetleri insanlarda ya da başka şeyleri suçlayarak değerlendirme. "hak teâlâ intikamın, kul eli ile alır ilm-i hâli bilmeyenler, onu kul yaptı sanır
cümle eşya halıkındır, kul eliyle işlenir emr-i bari olmayınca, sanma bir çöp deprenir"
antarktika kıtasının tamamının keşfedilmesi ve bütün olarak haritasının çizilmesi 31 aralık 1958 tarihinde tamamlanmıştır. bu tarihe kadar insan medeniyeti koskoca kıtadan bihaberdi. amerika kıtasının keşfedilmesinden ve bu keşfin dünyaya çeşitli yöntemlerle duyrulmasından sonra o tarihlerde yaşayan herhangi bir insana sorulsaydı dünya da keşfedilmemiş kıtalar, topraklar var mıdır sizce diye şüphesiz ki tüm insanlar hayır yok, kalmamıştır cevabını verirdi.
demem o ki, halen bi doğru bildiğimiz yanlışları bugün delicesine savunuyoruz. muhtemelen 100 yıl sonra torunlarımız, eskiden atalarımız bunları böyle mi biliyormuş diyecekler, belki de bizlere gülecekler.
genelde dincilerin kötülediği milliyetçilik kesinlikle kötü bir şey değildir. bu milleti yükseltecek şey türk milliyetçiliği yani türkçülüktür. ama hakiki türkçülük, şimdilerde sanki yeni bir akımmış gibi gösterilen gösterme türkçülük değil. hüseyin nihal atsız beğ'in türkçülüğüdür esas olan. unutmayın ki hayvanların milliyeti olmaz, milliyetsiz insan olmaz. unutmayın ki yahudiler yaptıkları ırkçılık sayesinde kendi devletlerini kurdular ve çok güçlüler. milliyetçilik milleti olmayanlar için faşizmdir. milli şuur; şu an milletimize bela olmuş halkaların kardeşliği ve barış masalları gibi yalanları def edecektir. lgbt gibi ahlaksız, dhkpc gibi terörizm odaklı oluşumları kökünden söküp atacaktır. milli şuur türkün türkten başka dostu olmadığı gerçeğini gösterecektir. "ne mutlu türküm diyene!!" gazi mustafa kemal atatürk ne güzel söylemiş. tanrı türk'ü korusun ve yüceltsin!!
insanlar dünyayı anlamaya çalışmamalı kendini yok eden bir dünyada yaşıyoruz dünya kendi çıkarının peşinde sadece oturup izleyin çünkü elinizden sadece izlemek gelir.
yok öyle bir şey.
yine de yapmayın tabi başka bir zararı olabilir.
özgürlük kelimesinin "gerçek" anlamı sandığımız üzere: "başkalarının haklarını ihlal etmeden kısıtsız yaşamak" değildir.
==>herhangi bir koşulla sınırlanmama, zorlamaya, kısıtlamaya bağlı olmaksızın düşünme ve davranma durumu."" dur.
kaynak = "türk dil kurumu / türkçe sözlük"
yani kanunlar yoldan geçen birini bıçaklamanızı önlüyorsa, "özgür" değilsinizdir. hiçbirimiz "gerçek" anlamda "özgür" değilizdir.
işte bu yüzden "ahlak veya insan hakları" gibi kavramlar türemiştir. bu yüzden şahsen ahlak'a (sözlük anlamıyla ahlak'a) karşı olanlara potansiyel suçlu gözüyle bakıyorum.
nihilizm her şeyi reddetmektir. her şeyi reddediyorsa otomatik olarak kendini de reddediyordur. yani nihilizm diye bir şey yok.
" insan değer yaratabildiği ölçüde üstün insan olarak özgürdür. "
eğer ki senin dediğin gibi nihilizm her şeyi reddediyorsa özgürlüğü de reddetmesi gerekirdi, insanı da reddetmesi gerekirdi.
nihilizm "hiççiliktir" bütün değerleri de, bütün varlıkları da reddeder.
kurucusu nietzche bile nihilizmin aşılması gereken bir basamak olduğundan bahsetmiştir.
nihilizm sadece felsefeden kopup gelen bir görüş, felsefenin yapı taşı olamayacak kadar tutarsız.
var olan bütün varlıkları, değerleri ve gerçekleri reddeden bir öğreti.
eğer nihilistim diyen biri "dil" kullanıyorsa iki yüzlüdür. "mantık" kullanıyorsa üç yüzlüdür. "insan" olduğunu düşünüyorsa dört yüzlüdür, "ahlaki değerlere sahipse" beş yüzlüdür.
nihilistim diyen biri "nihilistim" derken/yazarken reddettiği "mantık ve dili" kullanarak tutarsız olduğunu kanıtlamıştır bile baştan.
özgürlük meraklısı birisi saygıyı öne çekecektir.
sonra özgürlüğün tadını çıkarır.
saygı olmadan özgür olmak isteyen de, tam manasıyla bozuk bir yapının özgürlük çığırtkanlığından başka bişe değildir.
ohoooo nerelere gidecek konu.
neyse konu sanırım üç aşağı beş yukarı netleşti.
özgür olmak başkasının özgürlüğünü almamak diyip tatlıya bağlayalım
"hak teâlâ intikamın, kul eli ile alır
ilm-i hâli bilmeyenler, onu kul yaptı sanır
cümle eşya halıkındır, kul eliyle işlenir
emr-i bari olmayınca, sanma bir çöp deprenir"
demem o ki, halen bi doğru bildiğimiz yanlışları bugün delicesine savunuyoruz. muhtemelen 100 yıl sonra torunlarımız, eskiden atalarımız bunları böyle mi biliyormuş diyecekler, belki de bizlere gülecekler.